2003 yılında başladı her şey... Daha öncesine de uzanıyor aslında...
İşte tam bu senenin, Anglo-Amerikan beyaz sakallı tehlike arzeden kırmızı giysilerini giymiş Santa Claus'unun hediye torbasından önce Iraklı, onu takip eden senelerde de Suriyeli çocuklara hiç de sevimli görünmeyen bir hediye çıkmıştı: Ölüm...
Onca sene geçti ve Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de kısaca bütün ortadoğuda olan, yaşanan bütün acılar tek bir başlığın, savaş adının altında toplanıp unutturuldu. Acıların, yıkılan evlerin, darmadağın olan ailelerin halini hatırlayan kişiler sadece o acıları yaşayan ailelerle sınırlı kaldı.
Irak'ta yaşanan katliamlara, çocuk ölümlerine, savaş mahkumlarına yapılan insanlık dışı davranışlara, sebep olan ülkelerin başkanları, "Irak savaşında hatalıydık" "Özür dileriz" diyerek çekilirken, askerlerini dünyayı kurtaran tipik süper kahramanlar gibi karşılıyorlardı.
UNICEF'in raporlarına göre Suriye Savaşı boyunca, meydana gelen çocuk ölümü yaklaşık 3000. Yaralanan, hayatı kararan çocukların sayısı ise 8 milyondan fazla...
Ortadoğuda öldürülen çocuklar, kadınlar terörist; kendileri amerikan, ingiliz halk kahramanı...
Toplumsal hafızamız her ne kadar kuvvetli olsa da birkaç fotoğraf koymak istiyorum, yazımın bu noktasında.
Bir konuda araştırma yaparken buna benzer birkaç fotoğraf gördüm. Savaşın yadsınamaz gerçeklerinin bir petrol ereğine bağlayarak görmezden gelinmesi, yayına hazırlamak istediğim konudan uzaklaştırdı.
Yeni yıl dünyaya barış getirecekmiş, bizim aklı evvel batılıların görüşüne göre. Huzur ortamı sağlayacakmış...
Siz katliam yaptığınız ülkelerden çıktığınız zaman, huzur ve barış ortamı sağlanabilir ancak...